Gün öğlene evrilmişti, o kadar gerilmiştim ki kendime iyi gelecek bir eylemde bulunmak istedim ve hastanede yanımda ben gibi sabırsızlanan yaşlı bayana "Siz ne kadar güzelsiniz maşallah" deyiverdim .
Gözleri yeşile çalan, tesettürlü, beyaz tenli bayan garip bir sevinçle bana baktı ve "Aaa çok teşekkür ederim ,gençken daha güzeldim şimdilerde soldum" deyiverdi .Sonra da hastanede nöroloji polikliniğinde 45.sonuç sırasında olduğundan ve bu süreçte çok bunaldığından bahsetti...
"Sorun yapmayın, öğlene yarım saat kaldı elbet alırlar " dedim.
Neyiniz var, geçmiş olsun ? dedim.
Ellerini uzattı ve eğilmiş parmaklarını gösterdi.
Arkasından "oğlum..." dedi "oğlummm.." "Benden içli köfte istemiş, bilmiyor ki annesinin elleri yamulmuş ,parmakları ne hale gelmiş "dedi .Eşim "İçli köfte yapmayacaksın "dedi . "Elbette yapacağım ,bir yolunu bulur yine yapar yollarım" dedi.
Oğlunuz nerede? dedim
Ahh!! dedi...
"İki oğlum doktor, hem de profesörler;
İstanbul 'da yaşıyorlar ,Amerika'ya gidip geliyorlar sık sık dedi...Ardından da
bayramdan bayrama beni ararlar sağ olsunlar"dedi .
"Onların da üçer çocukları var, evlat nedir anlayacaklar amma geç olacak" dedi.
"Torunlarıma ,oğullarıma çok dua ederim , Rabbim onların acısını yaşatmasın bana , incinirim ama yine de incitmem razıyım" dedi.
Gözlerinin yeşili Yeşilırmak' a dönen bu yaşlı kadın aniden gülümseyerek devam etti, sanki gözlerine binlerce yıldız konmuştu.
"Bir tane de kızım var ,Allah onun gibi evlat herkese versin" dedi.
"Kızınız, sanırım yanınızda üstelik ev hanımı galiba" dedim.
"Yok ,Almanya' da evli, üstelik çalışıyor...."
Şaşırmıştım "Peki size nasıl fayda sağlıyor?" dedim .
"Kızım , sabah uyanır beni arar "günaydın "der ardından kahvaltını yap anneciğim der. Öğlen olur iş arası beni arar ilaçlarını iç, babama da ilaçlarını ver anneciğim der.Akşam işten eve gelir arar, halimizi hatırımızı sorar , dedi...
Hastanenin sıkıcı, havasız koridorlarında yükselen bu annenin samimi sözleri karşısında edeple susmuştum....
Sonuç sırası bana gelince içeri girdim, odadan çıktığımda "kızım" diye seslendi .
"Efendim "dedim .
"Biliyor musun? Benim annem 86 yaşında ve felç her gün ona hizmete gidiyorum , Allah onu başımdan ve duasından eksik etmesin " dedi.
.....
Hastaneden çıkmanın verdiği sevinçle ve teyzenin ibret dolu sözleri ile okul yoluna koyuldum. Tam iki saat vardı dersimin başlamasına, annemi arayarak uzun uzun konuştuk, okula yakın parkın içindeki kafeye oturdum , tost ve çay istedim...Mekan harikaydı, başımda yüzlerce pembe zakkum çiçeği vardı, yerler yemyeşil ve müziklerin en güzeli annemle görüşme....
Ara ara tek başına takılmayı seven biri olarak kendimle baş başa çay, kahve içmeyi özlediğimi de fark ettim.
Tam o sırada masamın ucuna kocaman siyah bir karga geldi , elimle git der gibi yaptım, uçtu ama geri geldi. Bir sağıma bir soluma geçiyordu aramızdaki mesafe nefes kadar yakın...Garsonu çağırdım " yoksa karganın masasına mı yanlışlıkla oturdum? "dedim
"Yok "dedi "İlk defa böyle oluyor, kovalıyorum gitmiyor" dedi.Yan masalara baktım herkes rahat, masalarında karga falan yok....Nihayet sıcak kaşarlı tost ,patates kızartması, salata ,çay geldi.Karga kardeş ile burun burunayız amma...
Patates kızartması yere attım gitmedi ,salata attım gitmedi ,bir parça ekmek attım, gitti, hatta ekmeği kaptığı gibi kaçtı; sevindim ama uzun sürmedi bir daha geldi , yine ekmek attım onu da götürdü ama ardından yine geldi....Eyvah ,dedim bu karga galiba beni mekandan yollayacak!!!
Üçüncü parçayı da attım ama bu sefer karga onu iştahla yedi sonra uzun gagasına bulaşmış kaşarı toprağa sürerek temizledi, ağacın dibindeki sudan kana kana içti...
Tam karganın haline dalmıştım ki ayaklarımın dibinde iki tane küçük karga yavrusu gördüm ,gagalarına kaşar bulaşmış halde.... Annelerinin yanına gittiler sonra annelerini taklit edip toprağa gagalarını buladılar sonra da ağacın dibinden kana kana su içtiler....
Güzel bir annenin ve anne karganın güne vuran tebessümü ...
Muhabbetle...
Öznur Türk Özöncel