Bazen hayat, dışarı çıkmayı, nefes almaya alıştığımız o özgür anları bile zorlaştırır. Sıcaklık yükseldiğinde, hava içeriye ağır ve sıkıcı bir his olarak girer. Her adımda, her nefeste dikkatli olmak gerekir. Bu durum bazen öyle bir sıkıştırır ki seni, evin dört duvarı bile özgürlük gibi gelemez sana.
Sevdiklerin korumak ister seni, bazı şeylerden uzak tutarak iyi olacağını düşünürler senin,yapmayı sevdiğin şeylerden...Ve bu güzel niyeti bazen üzerinde bir yük gibi hissedersin. Her uyarı, her düşünce, bazen içini daraltır, sıkar, sinir eder. Sanki görünmeyen ama hissedilen bir engel vardır. Yaşadığın zorluklar, seni korumaya çalışanların aşırı hassasiyetiyle birleşince, ruhun kendi sınırlarını aşmak ister. Ama kendini ifade etmek, anlaşılabilir kılmak bazen o kadar kolay olmaz.
Her gün bir denge kurmaya çalışırsın: sevdiklerinin aşırı koruması ile kalbinin istediği özgürlük arasında, sınırlar ile
isteklerin arasında. Arada sadece nefes almak, dışarıda olmanın tadını çıkarmak istersin ama çevrelerindekiler buna izin vermiyormuş gibi gelir. İçinde büyüyen o daralmışlık hissi çoğu zaman görünmez ama gerçektir.
Belki de en zoru, kendi içindeki mücadeleyle sevdiklerinin endişesi senin için olan huzursuzlukları arasında kalmaktır. Ama unutmamalısın ki, senin hissettiklerin ve yaşadıkların çok önemlidir. Kendi sınırlarını keşfetmek, kendine iyi davranmak ve zamanla bu zorlukların üstesinden gelmek sana bağlıdır.
Bazen kendini göstermelisin ki - zaman zaman istemeden anlık patlamayla da olabilir bu- senin hissettiklerini, o sıkılmışlığı senin açından da düşünerek hareket etsinler.
~
Gül Rüya Cintosun