
Mısır’ın güneyinde, Nil Nehri’nin Batı yakasında, Asvan şehri yakınlarında ülkenin en renkli ve en samimi köyleri uzanır…
Gökkuşağının tüm renkleriyle boyanmış Nubian köyleri…
Nil kıyılarında, 8000 yıl önce Sudan’dan göç ederek tarımı başlatan dost canlısı Nubianlar, bugün hâlâ misafirperverliği, sıcak gülüşleri ve hayat dolu halleriyle bilinirler. Kendilerine özgü, yabancılara asla öğretmedikleri bir dilleri vardır. Bu gizli dil, adeta onların kendi iç dünyalarını koruyan gizli bir “kodlama” gibidir.
Koyu kahverengi tenleri, içten gülüşleri ve sürekli tebessümleriyle güven veren bu topluluk, Hz. Musa’nın da izlerini taşıyan topraklarda yaşamaktaydı. Hz Musa, Nil’in sularına bırakılarak Firavun’un sarayına ulaşmıştı, ardından kardeşi Harun ile birlikte uzun bir yolculuğa çıkmıştı. İşte bu topraklar, o kutsal hikâyelerin gölgesini hâlâ taşıyor.
Nil Havzası hurma bahçeleri, bakla tarlaları ve yemyeşil ekinleriyle bereketini sürdürür. Bakla, Mısır’ın en önemli besinlerinden biridir. İngilizler, Sudan’a geçerken bu tohumları alıp Nil boyunca ekmişlerdir. Sudan’ın meşhur ürünü ise susamdır. Susam yağıyla birlikte bakla tüketildiğinde yoğun proteiniyle vücudu ağırlaştırır, insana bir yorgunluk verir. Sudanlılar bundan vazgeçemez; yerken neredeyse uykuya dalar gibi olurlar. Ancak Asvan’daki Nubian köylerinde bakla, bezelyeyle karıştırılır; normal yağla pişirilir. Böylece bu yemek, kuzeyin çocuklarına enerji ve canlılık katar.
Güleç yüzlü bu çocukların kaderi, bazen güneydeki kardeşleri kadar ağır olmasa da, hayatın kendi içinde taşıdığı zorluklarla şekillenir. Ama onların en büyük gücü; dillerini, kültürlerini ve dayanışmalarını dışarıyla paylaşmamalarıdır. Belki de bu yüzden bölgelerinde kargaşa ya da iç savaş görülmez.
Ve işte bu karedeki sofra…
Birlikte paylaşılan ekmekler, renkli tabaklar ve çocukların ışıldayan gözleri… Koca bir aile, koca bir kabile, koca bir köy gibi biraraya gelmişler. Aslında bizler de hayat yolculuğunda karşılaştığımız dostlarımızla böyle bir sofra etrafında buluşuyoruz. Kimini tanıyoruz, kimini tanımıyoruz ama hepsi kendi iç dünyasında ayrı bir güzellik taşıyor.
Saye Aşkın