
Dünyada gözlerimize çarpan tek şey, mavilik ve geceleri süsleyen gökyüzüdür.
Oysa onun ötesinde, sınırı olmayan galaksiler ve derinlikler vardır. Düşünün ki bu sonsuz boşlukta yürüyorsunuz.
Bastığınız yerler yıldız kırıntılarıyla, ışıldayan taşlarla dolu… Yol uzadıkça parıldar, spiral bir ışık nehri gibi size eşlik eder.
Varoluşun her zerresinde insan denilen canlı, Yaratıcı’nın bahçesini fark ettiğinde zaten bir mucizenin içinde yaşadığını anlar.
Ama biz, çoğu zaman bu mucizeyi fark etmez, yalnız kalmaktan korkarız. Hep birilerinin yanımızda olmasını isteriz.
Çünkü yalnızlık, bize kırılmayı ve kaybetmeyi hatırlatır.
Oysa yalnızlık, kırılmayacağın ve üzülmeyeceğin bir mutluluk da olabilir. Onu çekilmez yapan tek şey, yenilmişlik hissidir.
Bazen bir kedi miyavlaması ya da rüzgârın sesi bile bize iyi gelir. Buradaki yalnızlıksa, ilk bakışta korkutucu görünse de aslında muazzam bir derinliktir. İnsan, korkuyla birlikte doğar. Ve bu korku, hayat boyu diri kalır. Yalnızlığın ateşini harlayan odunun adı da korkudur. Ama korku kalmadığında, insan pişmiş ve olgunlaşmış demektir. O zaman özgürleşir, hangi girdabın içinde olursa olsun daima kazanan çıkar.
Bunun yanında bir duygu daha var; o da sevme ve sevilme duygusu…
Sevme hissi, pişirilmiş hislerimizin üzerine serpilmiş bir armağandır. Bizi güzelleştirir, bize kim olduğumuzu gösterir. Bir erkeğin kalbi, dünyadaki nefse dair arzularla yanıp tutuşurken; bir kadının kalbi, karanlıktaki yıldız kumları gibi coşkulu bakmayı bilir. Tıpkı yıldızların, güneşten aldığı ışık ve sıcaklıkla parlaması gibi.
Spiritüel karanlıkta kalmış biri için huzurlu bir ruh halindedir, okyanusun en derinlerinde duyulan gizemli bir ses gibidir.
Bu sesi anlayan, bu yolda yürüyen insanları seviyorum. Çünkü ben de sınırı olmayan bir yolda, tekilliğin kıyısında yürümekteyim…
Yalnız yürüsem de kalbime değen bakışları, sessizce yanımda yürüyen ruhları hissediyorum. Bir yıldızın geceyi aydınlatması gibi, bir melodi kalbe dokunur gibi varlığınızı içimde taşıyorum.
Heybemde saklı ışıklar, paylaşacağım güzellikler var ve biliyorum ki bu yol, yalnızlığın değil; kalplerde çoğalan yıldızların yoludur.
Musa Aşkın
Editör: Deniz İmre