Geçmişte olanlardan, gelecektekiler mi suçlu?
Hep duyarız eski nesillerden:
“Annemiz babamız bizi sevmedi, sarılmadı.”
Hatta biri diğerine kızsa, hıncını bizden alırlardı;
“Senin yüzünden dünyaya getirdik seni.” diyerek.
Üzerimize daha çocuk yaşta yüklenen bu yükün altında ezilir miyiz, o an ne düşünürüz, kimse düşünmez.
Toplumumuz bahanelerin ardına saklanmaya alışmış, sanki saklambaç oynar gibi…
Sanki yaşadığı zorluklardan hep başkası sorumlu.
Peki neden hesap sorulmamış ebeveynlere?
Buna kimse yanıt veremiyor.
“Biz eskiden annemize babamıza soru soramazdık.
Bir şey isteyemezdik, itiraz edemezdik.”
Bir de meşhur kapanış cümlesi var:
“Biz annemizden babamızdan böyle gördük.”
Peki çok şey mi görmüşlerdir, yoksa hiçbir şey görmemişler midir?
Cevabı var mıdır?
Düşünsenize…
Bu etki zincirleme kaza gibi nesilden nesile devam ediyor.
Gelecek nesiller sevgiden, ilgiden uzak büyüyor.
“Neden?” diye sorunca cevap yine aynı:
“Biz öyle gördük.”
Doğru mudur sizce?
Çocuğuna sarılırsa onun şımaracağını düşünen ebeveynler çoktu; hâlâ da vardır sanırım.
Bir birey sevilmezse, sevginin ne olduğunu bilmezse; sonra da bunu sürdürüyor.
Bir bahane daha var herkesin saklandığı:
“Bize doğruyu yanlışı anlatmadılar ki.
Biz nereden bilebilirdik?”
Düşününce…
Geçmişte yaşanılan iyi-kötü tecrübeler kişileri bugünkü bireyler yapsa da, çoğu zaman yanlış tecrübeler yanlış temellerin atılmasına sebebiyet verebiliyor.
Bir diğer durum ise:
Bir türlü ebeveyn olmayı başaramayan yetişkinler…
Ve dünyaya getirdikleri çocuklardan kendilerine ebeveynlik yapmalarını beklemeleri.
Çocukluğunu bile yaşayamayan, ruhu yaralı nice çocuk var toplumumuzda.
Hem yaşadıkları travmalardan yaralanan hem de aldıkları sorumluluklardan şikâyet etmeye bile hakları olmadığı yıllarca kodlanmış çocuklar…
Buna benzer birçok sorun var.
“Sağlıklı toplum” deriz de, sağlıklı toplum nasıl olur bilmeyiz.
Artık bilgi çağında yaşıyoruz.
Her bilgiye ulaşmak kolay.
Öğrensek mi?
Öğretsek mi?
Gelecek nesillerimiz daha iyi bir dünyayı hak ediyor.
Her daim bir umut vardır.
Aylin Özgür