Aylin Özgür
Köşe Yazarı
Aylin Özgür
 

AZ MI KALDIK, ÇOK MU OLDUK?

Son zamanlarda bir furya aldı başını gidiyor. Sanki yarış halindeyiz: Hangimiz daha çabuk insanlıktan çıkıyoruz? Hangimiz daha tahammülsüz? Hangimiz başkasının hakkını daha güzel yer, daha az kibar olur? Hangimiz daha çok sağa sola çöp atar? Nedir bu? Bir oyun mu, bir akım mı, yoksa sadece moda mı? Ha, anladım… Belki de günümüz dünyasının olmazsa olmazı bu. Ama soruyorum: Normal mi gerçekten? Gittikçe insanlıktan uzaklaşıyoruz. Kimisi kendi sınırlarını çizerken, herkesin onu anlamasını bekliyor. Doğru mu, yanlış mı sorgulaması yok. Tek kriter şu: “Hangisi daha dikkat çekici?” Evet, çok dikkat çekicisiniz. Evet, teksiniz, eşsizsiniz. Ama kusura bakmayın,  “Devam edin aynen” diyemeyeceğim. Çünkü bu “dünya ve herkes bana uyum sağlamalı” düşüncesi, bizi biz olmaktan uzaklaştırıyor. Oysa eskiden öyle değildi. İnsanlar birbirine saygı duyardı; başkasının sınırını, değerini, kuralını bilirdi. Ona göre hareket ederdi. Ve bir şey daha vardı eskiden, belki en önemlisi: İnsanlar birbirine karşı kibardı. Bugünlerde dikkatimi çeken bir şey daha var: İnsanlardaki kusursuz olma duruşu… Dışarıdan bakınca dimdik, kendinden emin, ama içine girdiğinde bomboş, samimiyetsiz bir görüntü. Bu sahte özgüven, bu içi boş parıltı beni irite ediyor. Oysa insan kusurlarıyla insandır. Eksiklerimizle anlamlı, hatalarımızla gerçek, kibarlığımızla değerliyiz. Kusursuz görünmeye çabalamak yerine, kusurlarımızla birlikte dürüst olabilsek belki de hem kendimize hem birbirimize daha iyi davranırız. Fakat artık mesele bu değil. Günümüz insanı, “Nasıl görünüyorum?” sorusuna kilitlenmiş durumda. “Nasıl biriyim?” sorusunu ise çoktan unuttu. Ve işin en acı yanı şu: Biz kusursuz görünmeye çalışırken, insan olmayı unuttuk. Kendimizi parlatıp, içimizi kararttık. Kibarlığı zayıflık sandık, tahammülü gereksiz gördük. Sonra da dönüp, “Bu dünyanın nesi var?” diye sorduk. Ama hâlâ bir ihtimal var. Hâlâ kapıyı tutan bir el, hâlâ teşekkür eden bir ses, hâlâ göz göze gelinebilen bir gülümseme kurtarabilir bizi. Çünkü unutma: Bir kişinin kibarlığı, bazen bir dünyanın gidişatını değiştirebilir. Her daim bir umut vardır  Aylin Özgür
Ekleme Tarihi: 23 Ağustos 2025 -Cumartesi

AZ MI KALDIK, ÇOK MU OLDUK?

Son zamanlarda bir furya aldı başını gidiyor.
Sanki yarış halindeyiz:
Hangimiz daha çabuk insanlıktan çıkıyoruz?
Hangimiz daha tahammülsüz?
Hangimiz başkasının hakkını daha güzel yer, daha az kibar olur?
Hangimiz daha çok sağa sola çöp atar?

Nedir bu?
Bir oyun mu, bir akım mı, yoksa sadece moda mı?
Ha, anladım… Belki de günümüz dünyasının olmazsa olmazı bu.
Ama soruyorum: Normal mi gerçekten?

Gittikçe insanlıktan uzaklaşıyoruz.
Kimisi kendi sınırlarını çizerken,
herkesin onu anlamasını bekliyor.
Doğru mu, yanlış mı sorgulaması yok.
Tek kriter şu: “Hangisi daha dikkat çekici?”
Evet, çok dikkat çekicisiniz.
Evet, teksiniz, eşsizsiniz.
Ama kusura bakmayın,
 “Devam edin aynen” diyemeyeceğim.
Çünkü bu “dünya ve herkes bana uyum sağlamalı” düşüncesi,
bizi biz olmaktan uzaklaştırıyor.

Oysa eskiden öyle değildi.
İnsanlar birbirine saygı duyardı;
başkasının sınırını, değerini, kuralını bilirdi.
Ona göre hareket ederdi.
Ve bir şey daha vardı eskiden,
belki en önemlisi:
İnsanlar birbirine karşı kibardı.

Bugünlerde dikkatimi çeken bir şey daha var:
İnsanlardaki kusursuz olma duruşu…
Dışarıdan bakınca dimdik, kendinden emin,
ama içine girdiğinde bomboş, samimiyetsiz bir görüntü.
Bu sahte özgüven, bu içi boş parıltı beni irite ediyor.
Oysa insan kusurlarıyla insandır.
Eksiklerimizle anlamlı, hatalarımızla gerçek,
kibarlığımızla değerliyiz.
Kusursuz görünmeye çabalamak yerine,
kusurlarımızla birlikte dürüst olabilsek
belki de hem kendimize hem birbirimize daha iyi davranırız.

Fakat artık mesele bu değil.
Günümüz insanı,
“Nasıl görünüyorum?” sorusuna kilitlenmiş durumda.
“Nasıl biriyim?” sorusunu ise çoktan unuttu.
Ve işin en acı yanı şu:
Biz kusursuz görünmeye çalışırken, insan olmayı unuttuk.
Kendimizi parlatıp, içimizi kararttık.
Kibarlığı zayıflık sandık, tahammülü gereksiz gördük.
Sonra da dönüp,
“Bu dünyanın nesi var?” diye sorduk.
Ama hâlâ bir ihtimal var.
Hâlâ kapıyı tutan bir el, hâlâ teşekkür eden bir ses,
hâlâ göz göze gelinebilen bir gülümseme kurtarabilir bizi.
Çünkü unutma:
Bir kişinin kibarlığı, bazen bir dünyanın gidişatını değiştirebilir.
Her daim bir umut vardır 
Aylin Özgür

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.