Eskiden ne güzeldi bu meşgale...
İsteyen, sevdiği şarkıları seçer; teybe takar, geri sarar sarar, tekrar tekrar dinlerdi.
Ya da özenle doldurur, değer verdiği birine hediye ederdi.
Ve işte o an, müzik sadece ses olmaktan çıkar, bir duygunun hafızası olurdu.
Ne günlermiş değil mi?
Şimdi bunu yeni nesle anlatsak, muhtemelen şöyle derler:
"Boşa uğraş.
Uygulamalar var, liste hazırla, paylaş geç.
Kaset dolduracaksın da.
Hediye edeceksin de.
Kim değer verir ki bu kadar zahmete?"
Ama insan zamanla anlıyor:
Her şey yerinde ve zamanında güzelmiş, diye
Ve her şeyin bir emeği, bir değeri, bir ruhu varmış aslında.
Şimdi de dolduralım bir kaset…
Mesela mutlu olduğunuz anları anlatın.
Elbette tersini yapmak isteyen de olacaktır.
Ama mutlu anları hatırlamak,
insanın içini ısıtır.
Geleceğe küçük ışıklar bırakır.
Dünyada yaşanan onca keşmekeşin içinde,
azıcık da olsa umut verir o anlar.
Hadi, dolduralım bir kaset.
Mutlu anlarımızla.
Belki bir gün açar, yeniden dinleriz.
Bir masal gibi…
Başkasının hayatıymış gibi gelir belki ama,
belki de kendimize başka bir gözle bakarız.
Ve fark ederiz:
Ne çok şey yaşamışız aslında.
Çünkü nedense,
başkasının başarısına inanırız da,
kendimizin başarılı olacağına pek inanmayız.
Bu da insanın kendiyle olan sınavıdır belki de.
Olsun.
Yine de dolduralım bir kaset.
Biraz nostalji yaşayalım.
Biraz içimizi duyalım.
Hem, ne olacak ki?
İnsan mutlu olabilir.
Tekrar dinlerse, belki o anlara geri döner.
Belki kendine bile sarılır içten içe…
“Şimdi ona da mı zaman ayıracağım?” diyen olur.
“Boşa uğraş,” der belki biri.
Ama bil ki;
İnsanın kendisi için yaptığı hiçbir şey boşa değildir.
Hiçbir sevgi, hiçbir emek ziyan olmaz.
Ve her daim bir umut vardır.
Aylin Özgür