Neydi Eylül?
Bir mevsimin değişimi mi,
yoksa gönlümüze bir türlü uğramayan yazın son nefesleri mi?
Neydi Eylül?
Kurduğumuz hayallerin gerçekleşme ihtimali mi,
yoksa ektiğimizin karşısına dikilen sorgu anları mı?
Belki sorun ektiğimizde değildi,
ya biçtiklerimizde?
Hayat, hak ve hakkaniyet uğruna verilen savaşlarla ağırlaşmadı mı?
Umudu bu yüzden yarınlara ertelemedik mi?
“An”ın kıymetini bu yüzden anlamadık mı?
Ah o ertelemeler…
Bir türlü gelemediler.
Biz kıymet bilsek de, anlamaya çalışsak da
bizim değerimizi, emeğimizi görmediler.
Gezegen insan dolu, ama ne yazık ki
görünüşte insan, içinde sadece birer robot gibi dolaşan çok.
Keşke başka bir gezegende hayat olsa.
Bir an önce gitsek…
Çünkü burası yaşanır gibi değil.
Her yerde olumsuzluk, yapmacıklık;
ne samimiyet var, ne güven.
Sevgiden söz etmeyelim,
çünkü herkes kalbine hapsetmiş o çiçeği.
Uyuyor derinlerde…
Ah Eylül…
Sen güzelsin, rengârenksin.
Bir senin mevsimin renkli,
geri kalan her şey gri, bazen de simsiyah.
Fark ettin mi?
İçindeki sevgiyi yok eden o siyah ruhları?
Güzel Eylül, anlat bize eski Eylülleri.
Masal gibi gelen gerçeklere ihtiyacımız var.
Belki herkes kendi masalını inşa ederken
seninle birlikte yeniden yeşerir umut.
Çünkü ne olursa olsun,
Her daim bir umut vardır
Aylin Özgür