Biz bu hayatta hep “başarı”ya odaklandık.
Sınav kazanın, diploma alın, unvanınız olsun, CV’niz dolu dolu dursun.
Peki ya sonra?
Kendini ifade edemeyen, duygularını bastıran, empati kuramayan,
kriz anında çöküp kalan yetişkinler ordusu…
Çünkü biz gelişimi yalnızca akademik başarıyla ölçtük.
Oysa gelişmek, sadece bir şeyler öğrenmek değil;
kendini tanımak, hislerini yönetebilmek,
vicdanla karar verebilmek ve başkalarının varlığını fark edebilmektir.
Bir bireyin kaç kitap okuduğu değil, kaç insana iyi geldiği önemlidir.
Kaç sertifikası olduğu değil, kaç çatışmada anlayış gösterebildiği…
Yüksek sesle konuştuğunda değil, bir başkasını sabırla dinleyebildiğinde olgundur insan.
Bugün birçoğumuz “kişisel gelişim” derken bile yalnızca üretkenlik,
zaman yönetimi, hedef odaklılık gibi konuları konuşuyoruz.
Oysa duygusal dayanıklılık, içsel huzur, ahlaki sorumluluk
ve sosyal farkındalık da bu gelişimin ta kendisidir.
Toplumca unuttuğumuz bir şey var:
İyi insan olmak da gelişimin bir parçasıdır.
Kırmadan konuşmak, yargılamadan dinlemek, yeri geldiğinde susmak, bazen de özür dilemek…
Diplomalarla donanmış ama kendine yabancı,
başkalarına duyarsız bireyler yetiştirdiğimizde, asıl eksiği orada görmeliyiz.
O yüzden bugün bir kez daha soralım kendimize:
“Kendimi geliştirdim mi?” değil…
“Kendimle gelişebildim mi?”
*EĞİTİMCİ YAZAR / NURDAN KIYAR *