Her okul zamanı geldiğinde çantalar hazırlanır, kalemler alınır, beslenmeler konur. Ama en önemli şeyi bazen unutuyoruz: Çocuğumuzun iç dünyasını.
Birçok veli olarak çocuklarımızın başarılı olmasını isteriz. Okusun, yazsın, sınavlarda iyi notlar alsın… Ama bazen asıl ihtiyacı olan şey bu değildir.
Çocuğun önce kendini iyi hissetmesi, duygularını tanıması, zorluklarla baş edebilecek gücü olması gerekir. İşte buna duygusal dayanıklılık denir.
Nedir Bu Duygusal Dayanıklılık?
Çocuk zor bir durumla karşılaştığında hemen ağlamadan, öfkelenmeden ya da pes etmeden bir çözüm arayabiliyorsa…
Yanlış yaptığında “bir daha deneyeyim” diyebiliyorsa… İşte o zaman duygusal olarak güçlü demektir.
Bu da öyle doğuştan gelen bir şey değil. Ailede, sevgiyle, sabırla kazanılır.
Evde Neler Yapabiliriz?
• Çocuğunuz üzüldüğünde hemen çözüm sunmayın. “Ne oldu, anlatmak ister misin?” deyin.
• Hata yaptığında “Hiç sorun değil, herkes hata yapar” diyerek rahatlatın.• “Başaramadım” dediğinde “Dene bakalım, belki bu sefer olacak” deyin.
Bunlar küçük gibi görünse de çocuğun içindeki güveni besler.
Önce “Ben Yapabilirim” Demeyi Öğretelim
Notlardan, başarı belgelerinden önce bir çocuğun “Ben yapabilirim” diyebilmesi çok daha değerlidir. Bu inanç varsa, başarı da zaten arkasından gelir.
Bugün çocuğunuza şöyle bir soru sorun:
“Seni en çok zorlayan şey neydi ve onunla nasıl başa çıktın?”
Ona değerli olduğunu hissettirdiğinizde, dünyası değişir.
Unutmayalım: Güçlü bir kalp, güçlü bir karne kadar önemlidir.
Nurdan Kıyar
Adana/2025