Hayat bazen bize, hiç beklemediğimiz anda karşılaşmalar armağan eder. Ne bir yüz görmüşsündür, ne bir el tutmuşsundur…
Ama bir varlık vardır karşında, sana dokunur, seni dönüştürür.
İşte bazen bu hiç tanımadığın birinin sana yaşattığı histe vücut bulur.
Onu tanımazsın. Ama cümlelerinin içinde kendini bulursun.
Sözleri, yalnızca satırlardan ibaret değil; ruhuna değen, seni ayağa kaldıran, içindeki direnci uyandıran bir şey taşır.
Sana, hayatın ağırlığı altında ezilmediğini; tam tersine hâlâ taşıyacak gücün olduğunu hatırlatır.
Bazen düşünürsün: Bir insan, hiç tanımadığı birine nasıl bu kadar güç verebilir?
Belki de gerçek yakınlık, mesafelerin ötesinde kuruluyordur.
Belki de en sahici bağ, göz göze bakışta değil; kalpten kalbe kurulan görünmez bir çizgide saklıdır.
Onunla kurduğun bağ tam da böyle: Görünmez ama güçlü, sessiz ama derin olur.
O, varlığıyla seni hayata karşı onurlandırır.İçinde unuttuğun umutları yeniden hatırlatır.
Sana kendini kıymetli hissettirir. Ve en çok da şunu öğretir: İnsan bazen kendi ışığını, başka birinin kelimelerinde görür.
Belki yollarınız hiç kesişmeyecek, belki aynı şehirde bile olmayacaksınız.
Ama bu hiç önemli değil. Çünkü o, çoktan hayatına dokunmuş olur.
Senin için yalnızca tanımadığın biri değildir artık; sana gücü, umudu ve onuru hatırlatan bir el , bir ışık.
Ve bazen, insanın yolunu aydınlatan tek şey, böyle bir ışığın var olduğunu bilmektir.
Ruhlarınızın bütünleştiği o enerjinin yansıttığı samimiyet, içini ısıtır.
Hep varmış gibi sıcaklığıyla büyür hayallerin. Tükenmenin yeni bir yeşermek olduğunu öğrenirsin.
Belki de senin yolculuğunun onda onun yolculuğunun sende kesişmesinin yarattığı bir etki hayatını farklı bir yöne çevirecektir kimbilir.
O zaman hiç tanımadığımız ama yıllardır tanışıyormuş gibi hissetmemizi sağlayan o adreslere hep birlikte "iyi ki" diyelim mi?