Bazı insanlar hayatlarını, başkalarının gözünde değerli görünmek için harcar.
Oysa kendi gözünde görünmeyen hiçbir insan,
başkalarının alkışında kendini bulamaz.
Kendini sevmeyen,
kendi kararını onaylamayan,
kendi duygusunu geçersiz kılan biri,
onaylanmak için dış dünyaya savaş açar.
Oysa dışarısı sadece yansıtır.
Sen kendini eksik sanırsan,
hayat sana hep tamamlanman gereken sahneler sunar.
Sen kendini değersiz hissedersen,
seni değersiz hissettirecek ilişkiler sıraya girer.
Ve işte o zaman başlar hayatın ziyanı…
Başkaları beğensin diye yapılan meslekler.
Alkış almak için seçilen eşler.
Aferin alabilmek için katlanılan ilişkiler.
Onay almak uğruna susulan gerçekler.
Ve kendi hayatını yaşayamadan geçen koca ömürler…
Onaylanmak bir ihtiyaç değil, bir yanılsamadır çoğu zaman.
Çünkü insan kendini sevmediği sürece,
dünyadaki tüm onaylar bile boş gelir.
Ve kendini kabullenmediği sürece,
dünyadaki tüm ilişkiler yorucu bir tiyatroya dönüşür.
Kabul görmek istiyorsan, önce sen kendini gör.
Onay almak istiyorsan, önce kendi iç sesine “tamam” de.
Dünya, kendiyle barışanlara zarafetle açılır.
Ve o zaman hayat, birilerinin sana “yeterlisin” demesine gerek kalmadan akmaya başlar.
Belki de bu hafta sadece bir soru yeter:
“Kimin onayını bekliyorum, ve bu uğurda kendimden neler çalıyorum?”
Yazar-Eğitmen-Nefes Koçu
Nimet Ünal Mızraklı
@nisanrain
@nefesin_de_nimettir