Cumhuriyet: Sadece Bir Bayram mı, Yoksa Bir Vicdan Sınavı mı?
Her 29 Ekim sabahı, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte aynı duyguyla dolarız: bir gurur, bir minnet, bir umut… Sokaklar kırmızı-beyaz, çocukların ellerinde bayraklar, okullarda yankılanan marşlar…
Ama soralım kendimize: Cumhuriyet sadece bir bayram mıdır, yoksa her gün yeniden anlamamız gereken bir yaşam biçimi mi?
Cumhuriyet bizim için ne ifade ediyor?
Bir armağan mı, bir sorumluluk mu, yoksa her kuşakta yeniden inşa edilmesi gereken bir bilinç mi?
Atatürk, “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak ve yüceltecek sizlersiniz” derken sadece bir nesle değil, zamansız bir vicdana sesleniyordu.
Peki biz o sesi hâlâ duyabiliyor muyuz?
Onun emaneti olan bu değerlere ne kadar sahip çıkıyoruz?
Bugün Cumhuriyet’in bize sunduğu hakların kıymetini gerçekten biliyor muyuz?
Düşüncelerimizi özgürce ifade edebildiğimiz bir ülkede yaşamanın ne kadar büyük bir lütuf olduğunu fark ediyor muyuz?
Eşitlik diyoruz, adalet diyoruz, özgürlük diyoruz…
Ama bu kavramlar sadece sözde mi kalıyor, yoksa yaşamımıza yön verecek kadar derinleşiyor mu?
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değildir; insanın insana, bireyin topluma olan saygısının ifadesidir.
Bir yurttaş olarak, Cumhuriyet’e borcumuzu nasıl ödüyoruz?
Sorguluyor muyuz?
Okuyor muyuz?
Yapıcı eleştirilerle daha iyisini istemeye cesaret ediyor muyuz?
Yoksa sessiz kalmanın güvenli sınırlarına mı sığınıyoruz?
Her 29 Ekim’de büyük bir coşkuyla kutlama yapıyoruz, ama o coşku bittikten sonra ne kalıyor elimizde?
Cumhuriyet, marşlarla, törenlerle değil; düşünceyle, üretimle, dayanışmayla yaşatılır.
Peki biz, Cumhuriyetin bugünü ve geleceği için ne kadar emek veriyoruz?
Bir öğretmen öğrencisine düşünmeyi öğretiyorsa, bir genç eleştirel aklını koruyorsa, bir sanatçı özgürlüğün sesini yükseltiyorsa, işte orada Cumhuriyet nefes alıyor demektir.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyoruz ama millet kimdir?
O milletin her bir bireyi, eşit haklara sahip, özgür düşünen insanlar değil midir?
O halde, Cumhuriyet’i yaşatmak; sadece bayrağı dalgalandırmak değil, adaleti, vicdanı ve eşitliği korumak demek değil midir?
Cumhuriyet geçmişin değil, geleceğin projesidir.
Her kuşak onu yeniden yazmak, yeniden anlamak ve yeniden sahiplenmek zorundadır.
Çünkü Cumhuriyet, bir kere kazanılıp sonsuza kadar saklanacak bir hazine değildir;
her gün yeniden kazanılması gereken bir iradedir.
Ve belki de bugün kendimize sormamız gereken en büyük soru şudur:
Cumhuriyetin değerlerini yaşatmak için bugün ben ne yaptım?
Sessiz kalmak mı, yoksa bir adım atmak mı?
Korkulara teslim olmak mı, yoksa aydınlığa inanmak mı?
29 Ekim sadece geçmişe duyulan minnet günü değildir;
geleceğe verilen sözdür.
O sözü tutmak, sadece bir görev değil, bir onur meselesidir.
Bugün bizlere özgürlüğü, eşitliği ve onurlu bir yaşamı armağan eden o büyük lidere,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz minnetle…
Onun vizyonu, cesareti ve inancı sayesinde yükselen bu Cumhuriyet, her nefesimizde, her umutlu bakışta yaşamaya devam ediyor.
Bizler, emaneti olan bu ülkenin onurlu bekçileri olarak,
“En büyük eserim” dediği Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatmaya ant içiyoruz.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Eğitmen-Yazar-Nefes Koçu
Nimet Ünal Mızraklı
@nisanrain
@nefesin_de_nimettir
Ekleme
Tarihi: 28 Ekim 2025 -Salı
Cumhuriyet: Sadece Bir Bayram mı, Yoksa Bir Vicdan Sınavı mı?
Her 29 Ekim sabahı, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte aynı duyguyla dolarız: bir gurur, bir minnet, bir umut… Sokaklar kırmızı-beyaz, çocukların ellerinde bayraklar, okullarda yankılanan marşlar…
Ama soralım kendimize: Cumhuriyet sadece bir bayram mıdır, yoksa her gün yeniden anlamamız gereken bir yaşam biçimi mi?
Cumhuriyet bizim için ne ifade ediyor?
Bir armağan mı, bir sorumluluk mu, yoksa her kuşakta yeniden inşa edilmesi gereken bir bilinç mi?
Atatürk, “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak ve yüceltecek sizlersiniz” derken sadece bir nesle değil, zamansız bir vicdana sesleniyordu.
Peki biz o sesi hâlâ duyabiliyor muyuz?
Onun emaneti olan bu değerlere ne kadar sahip çıkıyoruz?
Bugün Cumhuriyet’in bize sunduğu hakların kıymetini gerçekten biliyor muyuz?
Düşüncelerimizi özgürce ifade edebildiğimiz bir ülkede yaşamanın ne kadar büyük bir lütuf olduğunu fark ediyor muyuz?
Eşitlik diyoruz, adalet diyoruz, özgürlük diyoruz…
Ama bu kavramlar sadece sözde mi kalıyor, yoksa yaşamımıza yön verecek kadar derinleşiyor mu?
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değildir; insanın insana, bireyin topluma olan saygısının ifadesidir.
Bir yurttaş olarak, Cumhuriyet’e borcumuzu nasıl ödüyoruz?
Sorguluyor muyuz?
Okuyor muyuz?
Yapıcı eleştirilerle daha iyisini istemeye cesaret ediyor muyuz?
Yoksa sessiz kalmanın güvenli sınırlarına mı sığınıyoruz?
Her 29 Ekim’de büyük bir coşkuyla kutlama yapıyoruz, ama o coşku bittikten sonra ne kalıyor elimizde?
Cumhuriyet, marşlarla, törenlerle değil; düşünceyle, üretimle, dayanışmayla yaşatılır.
Peki biz, Cumhuriyetin bugünü ve geleceği için ne kadar emek veriyoruz?
Bir öğretmen öğrencisine düşünmeyi öğretiyorsa, bir genç eleştirel aklını koruyorsa, bir sanatçı özgürlüğün sesini yükseltiyorsa, işte orada Cumhuriyet nefes alıyor demektir.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyoruz ama millet kimdir?
O milletin her bir bireyi, eşit haklara sahip, özgür düşünen insanlar değil midir?
O halde, Cumhuriyet’i yaşatmak; sadece bayrağı dalgalandırmak değil, adaleti, vicdanı ve eşitliği korumak demek değil midir?
Cumhuriyet geçmişin değil, geleceğin projesidir.
Her kuşak onu yeniden yazmak, yeniden anlamak ve yeniden sahiplenmek zorundadır.
Çünkü Cumhuriyet, bir kere kazanılıp sonsuza kadar saklanacak bir hazine değildir;
her gün yeniden kazanılması gereken bir iradedir.
Ve belki de bugün kendimize sormamız gereken en büyük soru şudur:
Cumhuriyetin değerlerini yaşatmak için bugün ben ne yaptım?
Sessiz kalmak mı, yoksa bir adım atmak mı?
Korkulara teslim olmak mı, yoksa aydınlığa inanmak mı?
29 Ekim sadece geçmişe duyulan minnet günü değildir;
geleceğe verilen sözdür.
O sözü tutmak, sadece bir görev değil, bir onur meselesidir.
Bugün bizlere özgürlüğü, eşitliği ve onurlu bir yaşamı armağan eden o büyük lidere,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz minnetle…
Onun vizyonu, cesareti ve inancı sayesinde yükselen bu Cumhuriyet, her nefesimizde, her umutlu bakışta yaşamaya devam ediyor.
Bizler, emaneti olan bu ülkenin onurlu bekçileri olarak,
“En büyük eserim” dediği Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatmaya ant içiyoruz.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Eğitmen-Yazar-Nefes Koçu
Nimet Ünal Mızraklı
@nisanrain
@nefesin_de_nimettir
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(1)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.