Nimet Ünal Mizrakli
Köşe Yazarı
Nimet Ünal Mizrakli
 

Zihnin Gürültüsünde Bir Nefes Aralığı

Düşünmeyi bırakmadan nefes alabilir miyiz? Her şeyin analiz edildiği, nedenlerinin ve sonuçlarının titizlikle sıralandığı bir çağdayız. Zihin, her şeyi çözmeye yeminli. Sürekli açık, sürekli meşgul. Plan yapıyor, yorumluyor, ölçüyor, tartıyor. Hatta duygularımızı bile analize tutuyoruz artık. “Neden böyle hissediyorum?” “Bu düşüncemin kökeni ne?” “Acaba bu davranış kalıbım hangi erken çocukluk deneyimimle bağlantılı?” Tüm bunlar elbette kıymetli. Ama bazen zihnin bu çabası içinde bir şey eksiliyor: nefes. Dolu dolu bir nefes almayalı ne kadar oldu? Hiçbir şeyi çözmeye çalışmadan, sadece durup… var olmayı seçmeyeli? Frontal lobumuz — yani beynimizin o plan yapan, organize eden, kontrolcü kısmı — belki de hiç bu kadar fazla çalışmamıştı. Neofrontal bir çağdayız. Zihin önde, beden geride. Bilgi çok, his az. Anlam çok, temas yok. Ama bu kadar analiz, bu kadar biliş, bu kadar zihinsellik arasında kendimizi neden bu kadar dengesiz, kaygılı, yorulmuş hissediyoruz? Bu işte disregülasyonun tanımı: Zihin çok çalışıyor, ama sistem dengede değil. Beden dinlenemiyor. Duygular işitilmiyor. İlişkilerde yakınlık yerine performans var. İçsel olarak dağılmış bir halde, her şeyi kontrol etmeye çalışıyoruz. Ve belki de en çok kendimizi… Peki ya şimdi… Sadece bir anlığına gözlerini kapatsan, ne çıkmak ister içinden? Seni en çok ne yoruyor, gerçekten? Ve zihnin bu kadar konuşurken… kalbin ne diyor? Bazı sorular vardır, cevabı hemen verilmez. Hatta cevabı hiç verilmez. Sadece durur içimizde. Bir tohum gibi. Nefesle filizlenmeyi bekler. Ben bu yazıyı bir bilgi vermek için yazmadım. Bir şeyi çözmek için de değil. Sadece… bir aralık açmak için. Zihninin içinde değil, bedeninin derininde bir yerlerde hatırlayabileceğin o boşluk için. Hani bazen bir şarkının ortasında, bir göz temasında, ya da bir sessizlikte beliriveren o an gibi… Bir soru bırakmak istiyorum sana. İçinde bir cevap araman için değil. Sadece onunla oturman, belki de nefes alman için: Bugün sana düşen düşünmek mi, hissetmek mi? Yoksa sadece… orada olmak mı?  DUR! NEFES AL! KALBİNE DÖN! Eğitmen-Yazar-Nefes Koçu Nimet Ünal Mızraklı @nefesin_de_nimettir @nisanrain
Ekleme Tarihi: 18 Ekim 2025 -Cumartesi

Zihnin Gürültüsünde Bir Nefes Aralığı

Düşünmeyi bırakmadan nefes alabilir miyiz?

Her şeyin analiz edildiği, nedenlerinin ve sonuçlarının titizlikle sıralandığı bir çağdayız. Zihin, her şeyi çözmeye yeminli. Sürekli açık, sürekli meşgul. Plan yapıyor, yorumluyor, ölçüyor, tartıyor. Hatta duygularımızı bile analize tutuyoruz artık.

“Neden böyle hissediyorum?”
“Bu düşüncemin kökeni ne?”
“Acaba bu davranış kalıbım hangi erken çocukluk deneyimimle bağlantılı?”

Tüm bunlar elbette kıymetli. Ama bazen zihnin bu çabası içinde bir şey eksiliyor: nefes.

Dolu dolu bir nefes almayalı ne kadar oldu?
Hiçbir şeyi çözmeye çalışmadan, sadece durup… var olmayı seçmeyeli?

Frontal lobumuz — yani beynimizin o plan yapan, organize eden, kontrolcü kısmı — belki de hiç bu kadar fazla çalışmamıştı. Neofrontal bir çağdayız. Zihin önde, beden geride. Bilgi çok, his az. Anlam çok, temas yok.

Ama bu kadar analiz, bu kadar biliş, bu kadar zihinsellik arasında kendimizi neden bu kadar dengesiz, kaygılı, yorulmuş hissediyoruz?

Bu işte disregülasyonun tanımı: Zihin çok çalışıyor, ama sistem dengede değil. Beden dinlenemiyor. Duygular işitilmiyor. İlişkilerde yakınlık yerine performans var. İçsel olarak dağılmış bir halde, her şeyi kontrol etmeye çalışıyoruz. Ve belki de en çok kendimizi…

Peki ya şimdi…
Sadece bir anlığına gözlerini kapatsan, ne çıkmak ister içinden?
Seni en çok ne yoruyor, gerçekten?
Ve zihnin bu kadar konuşurken… kalbin ne diyor?

Bazı sorular vardır, cevabı hemen verilmez.
Hatta cevabı hiç verilmez.
Sadece durur içimizde.
Bir tohum gibi.
Nefesle filizlenmeyi bekler.

Ben bu yazıyı bir bilgi vermek için yazmadım.
Bir şeyi çözmek için de değil.
Sadece… bir aralık açmak için.
Zihninin içinde değil, bedeninin derininde bir yerlerde hatırlayabileceğin o boşluk için.
Hani bazen bir şarkının ortasında, bir göz temasında, ya da bir sessizlikte beliriveren o an gibi…

Bir soru bırakmak istiyorum sana.
İçinde bir cevap araman için değil.
Sadece onunla oturman, belki de nefes alman için:
Bugün sana düşen düşünmek mi, hissetmek mi?
Yoksa sadece… orada olmak mı?
 DUR!
NEFES AL!
KALBİNE DÖN!

Eğitmen-Yazar-Nefes Koçu
Nimet Ünal Mızraklı

@nefesin_de_nimettir
@nisanrain

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Asiye
(18.10.2025 23:32 - #2453)
Kalemine, yüreğine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.