Hayatta en çok hangi duygular bizi yorar, bilir misiniz? Bitmemiş, tamamlanmamış, yarım kalmış olanlar.
Bir söz söylenmemiş, bir gözyaşı akmamış, bir sarılış gerçekleşmemiştir… ve biz zannederiz ki zaman geçince onlar silinir gider. Oysa tam tersi; yarım kalan duygular, içimizde yer bulamadıkları için bedenimize, zihnimize ve ruhumuza yerleşir.
Bir bakmışız, yıllar önce söylenmemiş bir “özür” belimizde ağrıya dönüşmüş. Çocukken tutulmuş bir “ağlama” boğazımızda düğüm olmuş. İçimizden çıkmamış bir “seviyorum” kalbimizde taş gibi ağırlaşmış.
Beden unutmaz. Ruh hiç unutmaz. Yarım kalan duygular, tamamlanmayı bekleyen yarım hikâyeler gibidir. Her biri bir gün kapımızı çalar: “Ben buradayım, beni gör.”
Peki çözüm nedir? Kaçmak değil. Susturmak değil. Yarım kalan duyguyu hatırlamak, ona izin vermek, ona “tamamlanma” hakkını tanımak. Bir gözyaşı, bir nefes, bir kelime… belki sadece kendimize içtenlikle “Evet, o zaman çok canım yanmıştı” diyebilmek.
İşte o an, yarım kalan duygu tamamlanır. Bizim içimizde yıllardır bekleyen zincir çözülür, yük hafifler. Çünkü insanı özgürleştiren şey zaman değil; hislerini yaşamaya cesaret etmesidir.
Eğitmen-Yazar-Nefes Koçu
Nimet Ünal Mızraklı