1920’nin 23 Nisan günü sadece bir meclis açılmadı…
O gün, halk iradesi egemen kılındı.
O gün, çocuklara bir bayram armağan edildi.
O gün, çocuklar ilk kez “geleceğin sahibi” olarak ilan edildi.
Ve bu büyük vizyonun sahibi, Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Dünyada çocuklara bayram armağan eden ilk ve tek lider olarak tarihe geçti.
Neden mi çocuklar?
Çünkü onlar geleceğin yüreğidir.
Çünkü onlar, bizden sonraki hayatın elleridir.
Çünkü bir çocuğun kaderi, bir ülkenin geleceğidir.
Ama şimdi durup düşünelim:
Bu büyük bayramı gerçekten anlayarak mı kutluyoruz?
Yoksa sadece süsleyip koltuklara oturttuğumuz çocuklarla gösteri mi yapıyoruz?
23 Nisan; bir günlüğüne değil, bir ömür boyu çocukların sesini duymaktır.
Onlara sadece kostüm değil, haklarını da giydirmektir.
Onlara sadece şiir ezberletmek değil, düşünmeyi öğretmektir.
Yönetime sembolik değil, gerçek anlamda ortak etmektir.
Ve ne yazık ki biz bugün;
Gazze’de vurulan çocukların,
çalıştırılan, istismar edilen çocukların,
cinayetlere kurban giden minik bedenlerin,
küçük yaşta gelin edilen kız çocuklarının,
okul yerine mutfağa, hayal yerine çaresizliğe sürüklenen evlatlarımızın
çığlıklarını duymadan kutluyoruz bu bayramı…
Bu mu 23 Nisan’ın ruhu?
Bu bayram, göstermelik törenlerle değil;
çocukların hakkını savunarak,
onlara güvenerek,
ve onları koruyarak kutlanmalıdır.
Çocuklar sadece geleceğimiz değil;
bugünümüzün aynasıdır.
Onlara ne verirsek,
yarın onu yaşarız.
Unutmayalım:
Bir çocuk gülerse dünya değişir.
Bir çocuk korunursa ülke güçlenir.
Bir çocuk eğitim alırsa insanlık aydınlanır.
Bayram kutlamak istiyorsak,
önce çocuklara gerçek bir yaşam sunmalıyız.
Tüm çocuklarımıza,
geleceğimizin mihenk taşlarına,
sevgi ve saygılarımla…
Raziye Gökbudak