Bu ülkede milyonlarca annenin içinden geçenleri haykırmak istiyorum bugün.
Ben üç çocuk annesi sade bir vatandaşım. Ne makam hırsım var ne zenginlik hayalim…
Ben sadece çocuklarımın onurlu bir geleceğe sahip olmasını istedim.
Ama artık bir anne yüreğiyle yüksek sesle soruyorum:
Biz ne zaman bu hale geldik? Neden adaletsizliğin içinde cımbızla adalet arar olduk?
---
Vicdanı Olanlar Bu Düzeni Susturamaz
Sahte diplomalar, çalınan sınav soruları, usulsüz atamalar, liyakatsiz yöneticiler…
Her gün haberlerde okuyoruz.
Ama bu sadece haber değil, bir milletin umutlarını çalan kocaman bir suçun sessiz çığlığı!
Benim çocuğum, sizin çocuğunuz, sabahlara kadar ders çalıştı.
Gözleri bozuldu kitaplara gömülmekten.
Bizler; anneler, babalar, dişimizle tırnağımızla kazandığımız üç kuruşu özel derslere, kurslara yatırdık.
Evladımız okusun, toplumda saygı görsün, adam gibi adam olsun diye.
Ama ne oldu?
Birileri sahte belgelerle, torpille, hileyle gelip çocuklarımızın hakkını çaldı.
Şimdi söyleyin:
Bu haksızlığın, bu kul hakkının bedelini kim ödeyecek?
---
Bir Zamanlar Hırsızlıktan Korkan Toplumduk…
Benim annem, sizlerin annesi…
Hamileyken bahçeden habersiz bir meyve koparmadı.
“Çocuğumun boğazından haram geçmesin” diye…
Koyun tarlaya girse, ağız bağlanırdı, “başkasının otunu yemesin” diye…
Helale, hakka, kul hakkına dair böyle ince bir vicdan vardı bu topraklarda.
Ama şimdi?
"Devletin malı deniz, yemeyen keriz" diyen bir zihniyet kol geziyor.
Devlet malı soyuluyor, kamu hakkı talan ediliyor, adalet ise seyrediyor.
Hakim kürsüsünde oturanın gerçekten "hâkim" olup olmadığına bile emin olamıyoruz artık!
---
Adalet Sarsılırsa, Toplum Çöker
Hukuk devleti olmanın temel şartı;
bağımsız, tarafsız ve güvenilir bir adalet sistemidir.
Eğer mahkemelerde karar değil, çıkar belirleyici oluyorsa...
Eğer liyakat değil sadakat değerli oluyorsa...
Eğer hak eden değil, dayısı olan kazanıyorsa...
O zaman sadece adalet değil, umut da çöker.
Bir toplumda adalet kaybolursa, o toplum sessizce çürür.
İnsanlar hakkını aramaktan vazgeçer.
Gençler “çalışarak bir yere gelinmez” düşüncesine kapılır.
Ve en kötüsü, dürüstlük artık aptallık gibi algılanır.
---
Yasattıklarını Yaşamadan Ölmeyecekler
Ben, sıradan bir annenin yüreğiyle söylüyorum:
Tatlı tatlı yiyenler elbet acı acı ödeyecek.
Bugün torpille yer edinenler, yarın hakkıyla gelenin gölgesinde ezilecek.
Çünkü hayat, ilahi bir terazidir.
Belki geç işler, ama asla şaşmaz.
Bizler, dürüstlükten ödün vermeyenler, haramdan korkanlar, vicdanını yitirmeyenler…
Cımbızla da olsa adaleti aramaya devam edeceğiz.
Çünkü adalet sadece mahkemede değil; evde, sokakta, okulda, vicdanda yaşar.
Ve biz biliyoruz ki:
Vicdanı olan bir toplum, eninde sonunda kendi yolunu bulur.
---
Umudu Yitirme, Hesap Günü Yakındır
Evet, bugün adaleti bulmak zor.
Belki bir iğne deliğinden sızan ışık kadar az.
Ama ışık yine de ışıktır.
Gecenin en karanlık anı, sabaha en yakın andır.
Çocuklarımıza miras bırakabileceğimiz en büyük servet;
bir ev, bir araba, bir diploma değil…
Onurlu bir geçmiş ve helal bir gelecek olacak.
Bu düzenin bozulduğu yerde susmak da ortak olmaktır.
Ama biz sustukça, adaletsizlik büyür.
Bu yüzden konuşacağız. Yazacağız. Sorgulayacağız.
Ve bir gün hep birlikte diyeceğiz ki:
"Cımbızla aradığımız adalet, sonunda bizi buldu."
---
Sevgi ve saygılarımla,
Raziye Gökbudak