Hatasını kabul etmeyen biriyle aynı çatı altında yaşamak; aldığınız nefesi bile suç haline getirir. Oturduğunuz için, sustuğunuz için, azıcık geç kaldığınız için kabahatli sayılırsınız. Konuşursunuz, “saygısızsın” denir; susarsınız, “sinsisin” derler. Savunursunuz kendinizi, “abartıyorsun” denir. En sonunda bağırırsınız, çünkü bastırılan her duygu bir yerde patlak verir, bu kez de “histerik” yaftası yapıştırılır.
Zamanla kendinizi sorgulamaya başlarsınız: “Ben nerede yanlış yapıyorum?” diye. Halbuki sorun sizde değildir; ama size öyle hissettirilir. Manipülasyonun en sinsi haliyle karşı karşıyasınızdır. Suçlu olan, sizi suçlu hissettiren kişidir. Ve siz, yaşama olan sevincinizi kaybetmeye başlarsınız. Gülümsemeniz solar, ruhunuz daralır. Vücudunuz artık baskıya dayanamaz hale gelir. Psikosomatik hastalıklar, panik ataklar, depresyon gibi sessiz çığlıklar baş gösterir.
Bilimsel veriler, uzun süreli psikolojik şiddetin beyin yapısını bile değiştirebileceğini gösteriyor. Sürekli değersiz hissettirilmek, bireyin öz saygısını yok eder, karar alma mekanizmasını felç eder. Kadınların çoğu bu döngüde sıkışıp kalıyor; çünkü her seferinde "düzelir" diye umut ediyor. Ama gerçek şu ki, düzelmiyor. Müsamaha gösterdikçe, baskı katlanarak artıyor.
Ve ne acıdır ki, bu döngü sadece kadını değil, çocuğu da etkiliyor. Anneye yapılan saygısızlık çocuğa da model oluyor. Çocuk bir hata yaptığında “annesine çekmiş” denir; ama başarı gösterdiğinde “babasına benzemiş” diyerek annenin emeği yok sayılır. Bu, nesiller boyu süren bir değersizleştirme zinciridir.
Manipülasyon cümleleri de hiç eksik olmaz:
“Ben olmazsam sen bir hiçsin!”
“Aç kalırsın, yapamazsın, mahvolursun!”
Bu tehditler, aslında sizin özgüveninizden korkan bir zihnin panik tepkisidir. Unutmayın, rızkı veren insanoğlu değil, Yaradan’dır. Her insanın becerebileceği, üretebileceği, başarabileceği yollar vardır.
Sen biriciksin. Annen seni bir daha doğurmayacak. Bu hayat senin. Sinsilikle, pislikle, çirkinlikle, beceriksizlikle suçlandığın bir hayata razı olmak zorunda değilsin. Annesinin şekillendiremediği bir adamı sen değiştiremezsin. Çünkü bu bir karakter meselesidir.
Kendini unutmadan, neyi sevdiğini, neyi hayal ettiğini hatırla. O kadın hâlâ senin içinde bir yerlerde yaşıyor. Ona sahip çık. Güç sende, o gücü bastırmak için değil, ortaya koymak için kullan.
Çünkü yaşamak, her kadının hakkı.
Çünkü saygı görmek, senin en doğal hakkın.
Çünkü sevgi, şiddetle değil, özgürlükle büyür.
Psikolojik şiddete uğrayan tüm kadınların yüreğinden öpüyorum.
Susmak sana yakışmıyor.
Sevgi ve saygılarımla,
Raziye Gökbudak